OSMANİYE’DE SABAH NAMAZI BULUŞMASI

Anadolu Gençlik Derneği Osmaniye Şubesi olarak Sabah Namazı Buluşmalarını Zafer Camiinde Gerçekleştirdik. Şube Başkanı Alpaslan Yıldırım, önceki yıllarda olduğu gibi her sabah namazını ayrı bir camide kılma geleneğini başlattıklarını söyledi. SABAH NAMAZININ FAZİLETİ Diyanet İşleri Uzmanı Hale Çerçibaşı’nın konuyla ilgili açıklamasına göre, Allah’ın Korumasını Hak Etmenin Yolu: Sabah Namazı Cündeb el-Kasri’den nakledildiğine göre, Rasulüllah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Her kim sabah namazını kılarsa o kimse Allah’ın koruması altındadır.” (Müslim, Mesacid, 262.) Allah ile kulu arasındaki iletişimin ve bağın en somut göstergesidir namaz. İnananlara belirli vakitlerde farz kılınan bu ibadet, (Nisa, 4/103.) Rasulüllah’a ve ümmetine Miraç Gecesi’nin armağanıdır. Onu vaktinde ve hakkını vererek kılanların cennetle müjdelendikleri (Ebu Davud, Salat, 9.) eşsiz bir kulluk görevidir. “Namazlarını muhafaza etmek” (Müminun, 23/9.) ve “namazlarına devam etmek” (Mearic, 70/23.) müminleri niteleyen övgüye değer hasletlerdendir. Bununla birlikte kendisini muhafaza edip devam ettirme bakımından en çok zorlandığımız ibadet, sabah namazıdır. Yeni bir güne başlarken insanın sorumlu kılındığı bu ilk ve en önemli görev, türlü bahanelerle çoğu kez ihmal edilmektedir. Hz. Peygamber şöyle buyurur: “Her kim sabah namazını kılarsa o kimse Allah’ın koruması altındadır.” (Müslim, Mesacid, 262.) Buna göre Allah Teala, namazını ihlasla eda ettiği sürece kulunu hem dünyada hem de ahirette karşılıksız bırakmayacağının güvencesini vermektedir. Kul namazını terk etmediği takdirde Allah ile aralarındaki ahde hiçbir zarar gelmeyecektir. Sabah namazına hasredilen bu güvence, onun diğer namazlara kıyasla daha külfetli oluşundan kaynaklanır. Henüz gün aydınlanmamışken, çoğu kimse sıcak yatağında rahatça uyurken Rabbinden gelen davete icabet etmek kolay değildir, ağır gelir insanın nefsine. Minarelerden yükselen “es-Salatü hayrun mine’n-nevm (Namaz, uykudan hayırlıdır.)” nidasını işitse de kulakları, en tatlı yerinde uykusundan vazgeçmekte zorlanır insan. Başlangıçta “Beş dakika daha uyusam ne çıkar.” diyerek yaptığı küçük ertelemeler tekrarlanıp alışkanlık hâline gelince, uykuya yenik düşen göz kapakları çoğu zaman güneşin ışıklarıyla birlikte açılır. O anda Rabbine verdiği sözü tutamamanın pişmanlığı içini yaksa da zamanı geri çevirmek mümkün değildir artık. Sabah namazını kılarak Allah’a olan borcunu ödemiş ve O’nun güvencesini hak etmiş olmanın verdiği huzurla güne başlamanın ayrı bir önemi vardır Müslüman’ın hayatında. O vakitte Rabbinin huzuruna varan kimseye gece ve gündüz melekleri birlikte şahitlik eder. (Müslim, Mesacid, 246.) Bununla birlikte sabah namazı, ölümün kardeşi olan uykudan sonsuz kudreti sayesinde uyanıp sabaha erişmemizi sağlayan Yüce Allah’a (Tirmizi, Deavat, 13.) günün ilk şükrünü eda etmenin en güzel ve en anlamlı şeklidir. Allah Rasulü benzer şekilde daha farkında olmadıkları birçok faziletini bilmeleri hâlinde, insanların sabah namazına gitmek için ne kadar çaba göstereceklerini şöyle beyan eder: “Eğer (insanlar) yatsı ve sabah namazlarındaki fazileti bilselerdi, sürünerek de olsa o ikisini cemaatle kılmaya gelirlerdi.” (Buhari, Ezan, 9; Müslim, Salat, 129.) Günün en bereketli anından ve Rabbimizin korumasından mahrum kalmamak adına sabah namazı müminlere sunulan en güzel fırsattır. Geçerli ya da geçersiz çeşitli mazeretlerle diğer farz namazlara oranla daha çok ihmal edilmekle birlikte sabah namazına kalkma alışkanlığını edinmek için gayret göstermek her Müslüman’ın kulluk görevidir. Mehmet ÇETİL