Kalpte meydana gelen ritim bozukluğu, bazı hastaların yaşamını etkilememekle birlikte, zaman zaman ölümcül riskler de taşıyabiliyor. Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, yalnızca yaşlıların değil, gençlerin de kalpte ritim bozukluğu konusunda duyarlı ve tedbirli olmaları gerektiğinin altını çizdi.
Basit bir sağlık sorunu olarak algılanan kalpte ritim bozukluğu, sanılanın aksine ölümcül bile olabiliyor. Genellikle yaşı ilerleyen hastaların risk altında olduğunun düşünüldüğünü ve belirli bir yaşın altındakilerin kalp sorunlarını önemsemediğini söyleyen Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, erken teşhisin önemine vurgu yaptı ve kalpte ritim bozukluğu sorunun ivedilikle çözülmesi gereken bir sorun olduğunu belirtti.
Prof. Dr. Günsel Avcı, “Kalpte ritim bozukluğu, bazen ciddi bir kalp hastalığının varlığında, bazen de kalple ilgili olmaksızın ortaya çıkan bir sorundur. Ritim bozuklukları arasında en ciddi sonuçları olan ve “Atriyal Fibrilasyon” diye tanımlanan ritim bozukluğunda, kalp atış sayısı genellikle artmakta ve dakikada yüzün üzerinde seyretmektedir. Atışlar arası aralıklar da birbiri ile tamamen uyumsuzdur. Bu ritim bozukluğunun en önemli etkisi kalbin kasılma gücünü yüzde 30 oranında azaltmasıdır” dedi.
Prof. Dr. Günsel Avcı, söz konusu ritim bozukluğunun en önemli sakıncasının ise, hareketi yavaşlayan kan kitlesinin kalp içinde pıhtı oluşumuna neden olması ve bu pıhtıların da kalbin kasılması sırasında kalpten çıkarak hayati organların damarlarında tıkanmaya yol açması olduğunu ifade etti. Prof. Avcı, ayrıca bu yolla en sık olarak beyin damarlarında tıkanma sonucu felç vakalarının ortaya çıktığını sözlerine ekledi.
Yerleşmiş tedavi uygulamaları yerine güncel tedavi yaklaşımı daha yararlı
Prof. Dr. Günsel Avcı, “Yaşlılıkta ortaya çıkan ‘atriyal fibrillasyon’un düzeltilemeyeceği, düzeltilse de yeniden ortaya çıkacağı belirtilmektedir. Yerleşmiş tedavi uygulaması, bu hastalara kalp ritmini yavaşlatıcı ilaçlar vermek ve kanı sulandırıcı ilaçlarla kalp içinde pıhtı oluşumunu önlemek yönündedir. Böyle bir tedavi yaklaşımında, hastalar bu ilaçları ömür boyu kullanmak zorunda kalmakta, kan sulandırıcı ilaçların dozu bazen fazla gelerek, vücudun çeşitli yerlerinde kanamalara yol açmakta, bazen ise yeterli olmayarak, kalp içinde pıhtılar oluşabilmekte ve hayati organların damarlarında tıkanmalara yol açmaktadır” diye konuştu.
Dr. Günsel Avcı, “Benim ve kalpte ritim bozuklukları üzerine odaklanmış bir arkadaşımın 15 yılı aşkın gözlemlerimiz gösterdi ki, ritim bozukluğu uzun yıllardır var olsa da, kalp boşluklarında çok fazla büyüme yok ise, ağız yolundan alınan ilaçlarla, bazen ek olarak elektrik şok ile kalp ritmi normal ritme döndürülebilmekte ve öyle kalabilmektedir. Örneğin 8 yıldır ritim bozukluğu olan bir hastamızın, 12 yıl önce kalp ritmini düzelttik; 12 yıldır normal ritmi devam ediyor. Benzeri sonuç aldığımız 10’larca hastamız var. Ritim bozukluğunun düzelmesi, hastanın kalp kasılma gücünün yükselmesini sağladığı gibi, ömür boyu kan sulandırıcı ilaç kullanmasını ve felç geçirme tehlikesi ile yaşamasını da önlemektedir. ‘Atriyal Fibrilasyon’ ritim bozukluğu tanısı almış hastaların, yalnızca kalp hızını yavaşlatıcı ve kan sulandırıcı tedaviye rıza göstermeyerek, normal kalp ritmine dönme şanslarını denemeleri uygun olacaktır” dedi.
Ali Celal KAYMAK