HAYVANLARI SEVİNDİREN ZİYARET

fakülte öğrencileri barınak ziyareti (4)Osmaniye Belediyesi Hayvan Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezi, çalışma sistemi ve uyguladığı projeleri ile Türkiye’de örnek bir barınak olma özelliği taşıyor.

Osmaniye Belediyesi tarafından geçtiğimiz yıllarda kurulan Hayvan Barınağına ziyaretler devam ediyor. Ziyaretler kapsamında Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Ceyhan Veteriner Fakültesi öğrencileri hayvan barınağını ziyaret ettiler.

Barınaktaki hayvanların rahat bir ortamda yaşamlarını sürdürmeleri için barınak temizliği ve tıbbi destek konusunda Osmaniye Belediyesi ekipleri özveriyle çalışmalarını devam ettiriyor.

Ç.Ü. Ceyhan Veteriner Fakültesi Viroloji Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Bilge Kaan Tekelioğlu ziyarette yaptığı açıklamada : “ Öğrencilerimizi bilgilendirmek ve hayvanların durumunu yerinde göstermek istedik. Örnek nitelikteki bu barınağımıza her geldiğimizde daha güzel buluyoruz. Tüm emeği geçenlere teşekkür ediyoruz”dedi.

Barınakla ilgili düşüncelerini aktaran genç veteriner adayları, hayvan barınağının bulunduğu konum doğal ortam ve çevre düzenlemesi ile çok güzel bir mekan olduğunu belirterek Osmaniye Belediyesine teşekkür ettiler.

PEYGAMBERİMİZİN HAYVANLARA OLAN MERHAMETİ

Yüce dinimiz İslam, kainatta her şeyin bir denge ile yaratıldığını bildirir. Kainattaki tüm varlıklarda görülen denge, Allah’ın varlığının birer işareti ve belgesidir. Kainattaki ekolojik dengeyi sağlayan en önemli unsurlarından birisi de hayvanlardır. Kur’an-Kerim ekolojik sistemin önemli üyeleri olan hayvanları, “ümmet” olarak isimlendirmektedir. En’am suresinin 38. Ayetinde;

“Yeryüzünde yürüyen hayvanlar ve (gökyüzünde) iki kanadıyla uçan kuşlardan ne varsa, hepsi ancak sizin gibi ümmettir. Biz o kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık. Nihayet (hepsi) toplanıp Rablerinin huzuruna getirilecekler.”

buyrulmaktadır. Bu Ayet-i Kerime’de, yeryüzündeki bütün canlıların insanlar gibi birer tür oldukları, tek hücrelilerden, omurgalılara, sürüngenlerden, ayaklarıyla yürüyenlere ve kanatlarıyla uçanlara kadar bütün canlıların müstakil birer varlık oldukları bildirilmektedir.

Allah’ın yarattığı her şey güzeldir ve O’nun engin sevgisiyle yaratılmıştır. Bu gerçek Kur’an-ı Kerim’de şu şekilde ifadesini bulmuştur:

“O ki yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır.”(1)

“Hayvanları da O yaratmıştır.”(2)

Canlı cansız yaratılmışların tamamı, kendi lisanı halleriyle Allah’ı tesbih etmektedir. Cuma Suresinin birinci ayetinde şöyle denilmektedir:

“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan her şey (herkes) O’nu tesbih eder. Göklerde ve yerde olanların hepsi, mülkün sahibi, eksiklikten münezzeh, aziz ve hakim olan Allah’ı tesbih eder.”

Yaratılmışların en şereflisi ve en üstünü olan insandan beklenen de, Allah’ı tesbih eden her varlığa şefkat ve merhametle muamele etmektir.

Resulullah (asv) sadece insanlara değil, bütün canlılara karşı merhametli olunmasını istemiştir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyuruluyor:

“Merhametlilere Rahman olan Allah merhamet eder. Siz yerde olanlara acıyın ki göktekiler de size acısın Rahm; Rahman isminden bir damardır; Her kim bağları koparmaz ilgiyi kesmezse Allah’ta onu rahmetine ulaştırır. Her kim de bağları koparırsa Allah’ta o kimseden rahmetini keser.”(3)

Hadiste geçen “yerde olanlara” ifadesinin içine her çeşit canlı girmektedir.

Hz. Peygamber (asv)’in bu nasihatinin tarih boyunca Müslümanlar üzerinde çok etkili olduğu görülmektedir. Hz. Muhammed (asv)’den aldıkları bu öğütle hareket eden Müslümanlar, bütün canlılara merhamet ve hoşgörü ile bakmışlardır. Bu merhamet, sevgi ve hoşgörü medeniyetinden hayvanlar da nasibini almışlardır.

Büyük gönül insanı ve halk şairi Yunus Emre’nin “Yaratılanı sev, yaratandan ötürü.” şeklindeki sözü, atalarımızın kendi çevrelerine ve bu çevrede yaşayan her türlü canlıya karşı takındıkları tutumu çok özlü olarak dile getirmektedir.

Atalarımız hayvanlara karşı olan sevgi ve merhametlerini, hayvan hastaneleri, kuş evleri, kuş hastaneleri ve hayvanları korumaya yönelik çeşitli vakıflar kurarak göstermişlerdir.

Hayvanlara iyi davranmanın, cennete girmeye sebep olacağını bildiren Peygamberimiz (asv) sahabîlere şu olayı nakleder:

“Yolda gitmekte olan birisinin susuzluğu artar. Hemen bir kuyuya inip suyundan içer. Kuyudan çıkınca susuzluktan dilini çıkarıp soluyan ve rutubetli toprak yalayan bir köpekle karşılaşır. Adam kendi kendine: “Bu hayvan da benim gibi susamış.” deyip kuyuya tekrar iner. Ayakkabısına su doldurur ve ağzıyla tutarak yukarıya çıkar, köpeği sular. İşte Allah bu kulunu övmüş ve günahlarını bağışlamıştır.”

Bunun üzerine sahabîler: “Hayvanları sulamakla bize de sevap var mıdır?” diye sordular. Resulullah (asv): “Yaşamakta olan her canlıyı sulamakta sevap vardır.” buyurmuştur.(4)

Hayvanlara kötü davranmanın insanı cehenneme götüreceğini bildiren Hz. Peygamber (asv):

“Bir kadın, bağlayıp yemek vermediği ve yer haşerelerinin yemesi için serbest bırakmadığı kedi yüzünden cehenneme girdi.” buyurmuştur.

İslam dini, insana işkence yapmayı yasakladığı gibi hayvanlara da eziyet etmeyi ve işkence yapmayı yasaklamıştır. Sevgili Peygamberimiz (asv), “Cenab-ı Hakk’ın haksız olarak bir serçeyi öldürenden kıyamet gününde hesap soracağını…”,(5) bildirmiş; “Kuşların yuvalarının bozulmamasını, yumurta ve yavrularının alınmamasını”(6) emretmiştir.

Ömer b. Abdulaziz, hilafeti döneminde valilerine gönderdiği mektuplardan birinde, atların boş yere koşturulup eziyet edilmemesini, bu şekildeki tatbikata kesinlikle mani olunmasını, atlara ağır gemlerin takılmamasını ve altında demir bulunan yularla eziyet verilmemesini istemiştir. Ömer b. Abdulaziz’in bu talimatı, hayvan haklarını koruma altına alınması bakımından son derece önemli tarihi bir örnektir.

Osmanlıların örfi hukukunda da hayvan haklarının korunduğu ve ihlal edenlere cezalar verildiğine dair bilgilere sahibiz.

Netice itibarıyla İslam, hayvanların sevilmesi, fıtrî yapılarına uygun işlerde çalıştırılması, kaldırabilecekleri kadar yük vurulması, yiyeceklerinin zamanında verilmesi, dövülmemeleri, hasta oldukları zaman tedavi ettirilmelerini emretmektedir.

Kaynak: Sorularla İslamiyet

Hazırlayan: Hasan KILIÇ