CHP Osmaniye İl Başkanı Nedim Ünlü, son yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ilgili açıklama yaptı.
CHP’nin İşçi Sendikaları ve STK’lar ile birlikte yaptığı basın açıklaması ile ilgili Nedim Ünlü şunları söyledi: “Yine bir gece yarısı KHK’sı ile Türkiye demokrasisine bir darbe daha vurulmuştur.20 Temmuz’da ilan edilen OHAL, hukuk rejimine, parlamenter demokratik rejime adeta bir saldırı halini almıştır.Türkiye 17 aydır bir darbe bildirisi olan OHAL KHK’larıyla yönetilmektedir. AKP iktidarı Türkiye’yi darbeyle yönetmeye alışmıştır. Darbenin sağladığı imkanlar bu iktidarı darbe bağımlısı haline getirmiştir. 17 aydan bu yana OHAL ile ilgisi olmayan KHK’larla siyasal, hukuksal yaşam işlemez hale getirilmiştir. AKP’nin niyeti gelecek sandığa kadar Türkiye’yi OHAL şartlarında yaşatmaktır. KHK’nın 121. Maddesi çok tehlikeli sonuçlar doğurabilecek ve cezasızlık hükmü içeren bir maddedir. Bu maddede ‘Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına bakmaksızın 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında hareket edilen kişi hakkında, ceza verilmez’ denmektedir. Çok açık söylüyoruz, bu hukuk devletinin idamıdır.Bu madde ile birileri, ‘Ben terörle mücadele ediyorum’ diyerek suç işlerse, buna ceza verilmeyecektir. Bu ancak ve ancak militarist devletlerde olur, faşist devletlerde olur, paramiliter güçler kurarak toplumu korkutmak isteyen diktatörlüklerde olur. Bu madde, iktidar eli ile sivil silahlı çete kurma maddesidir. AKP, Türkiye’yi bir ateşin içine atma peşindedir. Bizler, iktidarı derhal bu tehlikeli uygulamalardan vazgeçmeye çağırıyoruz.Anayasal olarak OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar yalnızca ve yalnızca OHAL’le ilgili olmak zorundadır. Ama son çıkarılan KHK ile bir başka hukuksuzluğadahaimza atılmıştır. Milyonların yıllardır umutla beklediği, taşeron işçilere kadro konusu bir KHK ile çıkarılmıştır.Kamuda çalışan taşeron işçilere kadro verilmesinde, CHP’nin yıllardan bu yana sürdürdüğü mücadelenin büyük etkisi vardır.Ancak bu düzenleme eksiktir, gediktir ve Anayasaya aykırı şekilde düzenlenmiştir. İşçiye müjde gibi sunulan ama aslında işçileri bölen, ayrıştıran ve haksızlık yaratan bu düzenleme ile ilgili düşüncelerimizi 9 madde ile özetliyoruz.
OHAL döneminde çıkarılan KHK’lar, sadece OHAL süresi içinde geçerlidir. Ancak taşeron işçilerle ilgili konu süreklidir. OHAL sona erdiğinde, eğer diğer çoğu KHK olduğu gibi meclisten geçirilmezse hukuksal bir sorun doğacaktır.
Bu düzenlemenin tüm uyarılarımıza rağmen KHK ile yapılması, işçilerin hak aramasının önüne geçmek içindir.Çünkü Anayasa Mahkemesi garabet bir kararla, KHK’ları incelemeyeceğini ilan etmiştir. Eğer bu düzenleme Meclis’te yapılsaydı, kadro alamayan ya da haksızlığa uğrayan emekçiler mahkemeler yoluyla haklarını arayabileceklerdi.Ama AKP bir oldu bitti ile milyonların umudu ile oynamıştır.
Bu düzenleme yapılırken, ne işçiler, ne konfederasyonlar, ne sendikalar, ne de taşeron işçi dernekleri dinlenmemiştir.Sorunun doğrudan tarafları dikkate alınmamış, kapının arkasında bırakılmışlardır. Milyonları ilgilendiren hayati bir mesele, bakanlıkların kapalı kapıları ardında yazılmış ve dayatılmıştır.Bu düzenlemede işçilerin talepleri karşılanmamıştır. Bu nedenle eksiktir ve gediktir.
CHP olarak bizim ve sendikaların ortak talebi AYRIMSIZ ŞARTSIZ KADRO verilmesiydi. Ancak bu talep karşılanmadığı gibi, işçiler arasında ayrım yapılmıştır.
Bazı kurumlardaki taşeron işçilere kadro hakkı verilirken bazılarına verilmemiştir. 26 özel bütçeli kuruluş ve 26 Kamu İktisadi Teşebbüsü dışarıda bırakılmıştır. Bu ayrımın mantıklı hiçbir izahı yoktur.
İhale yöntemleri ve personel giderlerine göre bir ayrımcılık daha yapılmıştır. Birçok işçi bugün kadro alacağını düşünürken, yarın gerçeği öğrenecek, umutları yıkılacaktır.
Kadroya alınacak işçilere sınav ve güvenlik soruşturması yapılacaktır. AKP döneminde sınav demenin, torpil demek olduğu, mülakatlarda listelerin AKP İl Başkanlıklarında hazırlandığı herkesin malumudur. Ankara’da dayısı olmayanlar, mezhebine göre, memleketine göre, siyasi görüşüne göre bu sınavlarda eleneceklerdir.
Kadroya geçmek için başvuran işçilerden, hak kazandığı alacaklardan feragat etmesi istenecektir. Örneğin geçmişe yönelik 10 yıllık alacağını mahkeme yoluyla kazanan bir işçiye ya vazgeçersin ya da sana kadro yok denecektir.Bunun adı emekçiye şantajdır.
Kadroya alınacak işçilere yönelik ayrımcılık sürecek. İşçiler alındıkları kurumdaki toplu sözleşmeden yararlanamayacaklar. Aynı işi yapanlar arasında ücret ve hak farkları olacak.Bu durum işçiler arasında büyük yarılmalara, sosyal çatışmalara zemin hazırlayacak.
Yerel yönetimlerde çalışan yüz binlerce taşeron işçisi kadro kapsamı dışında bırakılmıştır.
Yalnızca bir şirketten başka bir şirkete geçeceklerdir. Bu ayrım, ne ahlakidir ne de vicdanidir.”
Ali Celal KAYMAK