CHP TOPRAKKALE İLÇE BAŞKANI İBRAHİM ATEŞ;
“AŞURE GELENEĞİNİ YAŞATMANIN SEVİNCİNİ YAŞIYORUZ”

CHP  Toprakkale İlçe Teşkilatı Kadın Kolları tarafından düzenlenen geleneksel aşure etkinliği yapıldı.

Aşure etkinliğine Osmaniye’den de yogun bir katılım oldu.CHP Toprakkale İlçe Başkanı İbrahim ATEŞ, “ İslam Dininde ayrı bir yeri olan aşure etkinliğimize katkısı olan, emeği geçen herkese çok teşekkür ediyorum.Allah razı olsun onlardan. Aşure etkinliğimiz ile güzel bir geleneği sürdürmenin sevincini yaşıyoruz” dedi.

CHP Toprakkale İlçe Başkanı İbrahim ATEŞ:  “Toprakkale CHP İlçe Kadın kollarının düzenlediği Aşure günü İçin Kadın Kolları Başkanımız  Filiz Kargı  ve Eski kadın kolu Başkanımız  Lütfiye Ateş”e ve Büyük desteği için CHP Yarbaşı Belediye Başkanımız  Mustafa Kaynar’a ve Aşure günümüze içerden dışarıdan katılan tüm misafirlerimize ve dostlarımıza Toprakkale CHP İlçe örgütüm adına çok teşekkür ediyorum” dedi.

Hz. Nuh’tan bugüne Aşure’nin hikayesi

Aşurenin varoluş hikayesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığı rivayet edilir. Aşure yüzyıllardan günümüze kadar değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir. Muharrem ayının 10. gününden itibaren Aşure pişirilerek, dağıtılır

Aşure tatlısı geleneği, Muharrem ayına mahsus güzelliklerden birisidir. Millet olarak, Muharrem ayında ve bu ayın 10. gününden – yani bugünden – itibaren Aşure tatlısı pişirilerek dağıtılması geleneğini gayet güzel bir şekilde sürdürmekteyiz.
Bugüne ‘Aşure Günü’ denmesinin nedeni Muharrem ayının onuncu günü olmasındandır.
‘Aşura’ ismi ise Arapçada 10 manasına gelen aşara kelimesinden türemiştir.
Ancak zaman içinde bu kelime toplumuzda aşure olarak değiştirilmiştir. Aşure pişirmek Osmanlı’dan sonra daha da önem kazanmıştır. Aşure geleneğinin Nuh peygamber zamanından geldiği bilinmektedir.

HZ. NUH (A.S.) İLE BAŞLADI

Aşurenin varoluş hikayesinin Hz. Nuh tufanı ile başladığı rivayet edilir. Hz.Nuh, Hz. İdris peygamberden sonra gönderilen peygamberlerden biridir.
Aşurenin hikâyesi ise şu kıssaya dayanmaktadır:
Hz. Nuh’un oğulları olan Sam, Ham ve Yasef kendisine iman etmelerine karşın diğer asi oğlu Kenan ve kavminden pek çok kimse ona inanıp iman etmez.
1000 seneden fazla Allah’ın emirlerini kavmine tebliğ etmesine karşın ne yazık ki Hz. Nuh (a.s.), çok zulme uğrar ve inanmayanların alaylarına maruz kalır. Sonunda kavmini Allah’a şikâyet eder. Allah (c.c.) , Hz. Nuh’a çok büyük bir gemi yapmasını emreder. Ve ona yardım etmesi için Cebrail’i (a.s.) kendisine yardımcı gönderir. Hz. Nuh (a.s) emre itaat ederek büyük bir gemi yapar ve kendisine iman eden ne kadar mümin varsa onları gemiye bindirir. Her cinsten birer çift hayvanı da yanlarına alır.
Ve Allah (c.c.) sonunda büyük tufanı kopartır. Gökten yağan yağmurlar ve yerden fışkıran sular bütün yeryüzünü kaplar. Bu sırada büyük gemi hareket eder. Sadece gemiye binen müminler kurtulur.
Gemi aylarca suda kalır. Bu zaman zarfında yanlarına aldıkları yiyecekler tükenmeye başlar.
Geriye kalan yiyecekleri bir kazanda toplayarak bir çorba pişirmeye başlarlar. İşte o zamanda yapılmış çorbaya bugün ‘Aşure’ diyoruz. Aşurenin hikâyesi de bir rivayete göre bu kıssaya dayanmaktadır. Aşure yüzyıllardan günümüze kadar değişmeyen bir gelenek haline gelmiştir. Osmanlı zamanında bu aya çok önem verilirdi. Muharrem ayının 10. günü oruçla başlanır ve kazanlarca aşureler yapılıp eşe dosta, konu komşuya ikram edilirdi. Hatta aşure dağıtan gönüllü “aşure sebilcileri” fakire, fukaraya aşure dağıtırdı.
Muharrem ayı dinimiz açısından önemli olan pek çok hadisenin de yıldönümüdür.
Cenab-ı Hak yeryüzünü ve gökyüzünü bu ayda yaratmış, birçok peygamberine yine bu ayda olan Aşure gününde özel ihsanlar sunmuştur. Ayrıca dinimiz açısından önemli olan pek çok olay yine Muharrem Ayı’nın 10. gününde gerçekleşmiştir. Aşure günü bu ayın onuncu ve en kıymetli günüdür.
Allah-ü Teala, birçok duaları bu günde kabul buyurmuştur. Muharrem Ayı’nın 10. gününün pek çok üstünlükleri vardır.
Dolayısıyla Aşure gününün Muharrem Ayı’nda olması bu ayın kıymetine kıymet katmıştır.

ON PEYGAMBERE ON İKRAM

Muharrem Ayı’nın 10. gününde gerçekleşen birisi acı, diğerleri sevindirici önemli olaylar vardır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (s.a.v.) torunu Hz. Hüseyin(r.a.) ve beraberindeki 72 kişi, Hicri 61’de Muharrem ayının onuncu gününde (10 Ekim 680) Kerbela’da Yezid’in ordusunca katledilmiştir.
Bu üzücü olayın dışında Allah (c.c.) aşure gününde, on peygamberine on değişik ikram ve ihsanda bulunmuştur.
Allah, Hz. Musa’ya (a.s.) bu günde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cudi Dağı’nın üzerine bu günde demirlemiştir.
Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından kurtulmuştur. Hz. Adem’in (a.s.) tevbesi kabul edilmiştir. Hz. Yusuf kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan Muharrem Ayı’nın 10. günü çıkarılmıştır. Hz. İsa (a.s.) bu günde dünyaya gelmiş ve semâya yükseltilmiştir. Hz. Davud’un (a.s.) tevbesi o gün kabul edilmiştir. Hz.
İbrahim’in (a.s.) oğlu Hz. İsmail o gün doğmuştur. Hz. Yakub’un (a.s.), oğlu Hz.Yusuf’un hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur.

BİR YILIN KEFARETİ

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), aşure günü oruç tutmaya hem kendisi devam etti hem de bunu Müslümanlara tavsiye etti ve “Aşure günü orucu bir yılın kefaretidir. Sağ olursam gelecek yıl dokuzuncu günü de inşallah oruçlu geçireceğim. Dokuzuncu ve onuncu günü oruç tutup Yahudilere muhalefet ediniz.” buyurdu. Ramazan orucu farz kılınınca aşure günü oruç tutup tutmamakta Müslümanlar serbest bırakıldı. Efendimiz, “Aşure günü Allah’ın günlerinden bir gündür.
O gün orucunu tutmak isteyen tutsun, bırakmak isteyen de bıraksın.” buyurdu.
Muharrem, ileriki dönemde Sevgili Peygamberimiz’in (s.a.v.) ciğerparesi Hazreti Hüseyin (r.a.) Efendimiz’in bu ayda şehid edilmesiyle Müslümanlar için acı bir hatıranın yıldönümü de oldu. https://www.yeniasir.com.tr/