Migren hastalarının hayatını kâbusa çeviren atakları tetikleyen faktörlerin arasında mevsim geçişleri de yer alıyor. Bulantı, kusma, ışığa ve sese aşırı duyarlılık gibi belirtiler ile herhangi bir baş ağrısından farklılaşan migren, sıcak havaların yavaş yavaş düştüğü şu günlerde daha fazla kendini gösteriyor. Migrenin tek başına mevsimsel bir hastalık olmadığını söyleyen Algoloji Uzmanı Prof. Dr. Ayşen Yücel bazı hastaların sıcaktan bazılarının ise soğuktan olumsuz etkilendiğini belirterek migren ataklarının üç güne kadar sürebildiğini dile getirdi.
Nörolojik bir hastalık olan Migren, birçok dış etken ile tetiklenebiliyor. Yiyecek ve içeceklerden, yaşam tarzına kadar uzanan listede mevsimsel değişiklikler de yer alıyor.
Hastalığın seyrinde günlük hava değişikliklerinin bile etkili olabildiğini söyleyen Algoloji Uzmanı Prof.Dr. Ayşen Yücel “Hastaların pek çoğu lodoslu havalarda migren atağı yaşadıklarını belirtiyor. Ancak migren atağı sadece rüzgâr, hava değişikliği ya da basınç farkının yarattığı etkilerle ortaya çıkmıyor” dedi.
Prof.Dr. Yücel bilimsel çalışmalara göre lodosta ağrıyı tetikleyen esinti değil, hava ile birlikte taşınan tozlar, çeşitli partiküller ve kirler olduğunu belirtti.
Migren hastalarında bir faktör beyni tetiklediğinde anormal bir dalgalanma oluştuğunu bunun da beyin zarında ve damarlarında tepkiye yol açtığını anlatan Prof. Dr. Yücel “Migreni olan kişide zaman zaman tekrarlayan, çoğunlukla şiddetli, tek taraflı, zonklayıcı, baş hareket ettirildiğinde artan baş ağrısı oluşuyor” dedi.
Prof.Dr. Yücel migrenin genetik temelli bir hastalık olduğunu ancak bu genlere sahip olmanın migrenin mutlaka ortaya çıkacağı anlamına gelmeyeceğini belirtti. “Kadın olmak, migrenin görülme riskini üç kat artırıyor” diyen Prof.Dr. Yücel, hastalığın kadınlarda en çok 30’lu yaşlarda ortaya çıktığını ve kadının ilk doğumundan sonra migrenle tanışmasının da oldukça sık karşılaşılan bir durum olduğunu söyledi.
Yaşam koşulları önem taşıyor
Migreni tetikleyen faktörler arasında kadınlardaki hormon dalgalanmalarının da etkili olduğunu söyleyen Prof.Dr. Yücel, “Bu durum adet döneminde atak yaşanmasına ve kadının o ay diğer tetikleyicilere karşı daha duyarlı olmasına da yol açıyor” diye konuştu.
Migrenin her zaman bir uyaran tarafından tetiklenen ancak aynı uyaran tarafından her seferinde tetiklenmek zorunda olmayan bir hastalık olduğunu anlatan Prof.Dr. Yücel, “Aynı kadında mevsim değişikliği gebelikte sorun yaratmazken, gebelik sonrasında tetikleyici olabiliyor. Koşullara göre kişinin tetiklenme eşiği düşüyorsa daha kolay tetikleniyor, eşik yükseliyorsa bu risk azalıyor. Bir kişi için tek başına bir tetikleyici yeterli olurken, bir başkası için iki tetikleyicinin bir arada olması atağı başlatabiliyor. Kadınlarda en sık görülen tetikleyici faktör ise adet görme oluyor” şeklinde konuştu.
“Adet migreni” için hekime başvurun
Migrenin kadınlarda sık görülmesinin temelinde, kadınlık hormonu ve bu hormondaki dalgalanmaların payı büyük diyen Prof.Dr. Yücel, hormonal olarak aktif olunan dönemlerde atakların çok daha güçlü bir şekilde gelebildiğini belirtti. Bazı kadınların adet döneminden bir-iki gün önce yaşadıkları atakları sürecin doğal parçası olarak düşündükleri için hekime başvurmadıklarını dile getiren Yücel, bu durumun “Adet migreni” olarak adlandırıldığını söyledi. “Kadınlarda görülme sıklığına bakıldığında, her dört kadından birinde kesinlikle migren olarak adlandırılan ve hastalığın bütün kriterlerine sahip ağrılar görülüyor” diyen Dr. Yücel, özellikle de 30-35 yaş arasında bu sıklığın üç kadından biri migrenli olacak şekilde arttığını söyledi. Erkeklerde ise bu hastalığın görülme oranını 12’de 1 olarak veren Yücel, “Bu ataklar kadınlarda ortalama 1.5 gün, erkeklerde de bir gün sürüyor” dedi.
Ali Celal KAYMAK